- Anasayfa /
- Sektörden Haberler /
- Fason Üretim /
- AVRUPA’DAKİ KALIPÇILIK SEKTÖRÜNÜ BEKLEYEN 10 BÜYÜK TEHLİKE
AVRUPA’DAKİ KALIPÇILIK SEKTÖRÜNÜ BEKLEYEN 10 BÜYÜK TEHLİKE
Ya Değişeceğiz, Ya Da Değişeceğiz
Dünyada siyasi sınırların dışında ticari sınırların kalmaması, 2010 yılında başlayan endüstri 4.0 devrimi ve akabinde yaşanan değişimler artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını gözler önüne seriyor. Bütün bu değişimleri çok hızlı yaşarken 1918 yılında dünya nüfusunun üçte birini etkilemiş olan İspanyol gribi salgını sonrasında , bir çok işletme olası risklerin arasında “salgın hastalık” başlığını muhtemelen rafa kaldırarak bir daha benzeri bir salgının yaşanma ihtimalini öngörmüyorlardı bile. 2019 yılının sonunda başlayan Covid-19 salgını tüm coğrafyalardaki devletleri hazırlıksız olarak yakalamış, aradan geçen iki yıllık süreye rağmen salgının bitme ihtimali yakın sürede gözükmemektedir.
Bütün bu yaşananlar sanayi sektörüne de yansımakta olup, bundan 10 yıl önceki iş planlarımızla, bugün ki planlarımız arasında neredeyse 180 derecelik bir farklılık bulunmaktadır. Artık büyük organizasyonlar yerine çevik organizasyonların rekabette ayakta kalabilecekleri bir dönem içerisine girmiş bulunuyoruz. Dolayısı ile yaşanan bu süreçte kimi sektörlerdeki değişimlerin kaçınılmaz olarak yaşanması beklenmektedir. 1900’lü yılların başında sanayi üretimindeki seri imalatı tetikleyen Fordizm , yaşanan iki dünya savaşı sonrasında değişen ve artan insan ihtiyaçlarını karşılamakta, teknoloji birikiminin yüksek olduğu Avrupa’da kalıpçılık sektörünü devreye sokmuştu. Bütün dünyadaki sektörlere hizmet veren Avrupa Kalıpçılığı artık farklı bir yola girmek üzeredir. Ya bir şekilde değişime ayak uyduracak, ya da tarihin sayfalarında yerini alacaktır. Nedir sektörü bekleyen değişimler ?
Avrupa’daki Kalıpçılık Sektörünü Bekleyen 10 Büyük Tehlike
Küreselleşme fırsatları ve risklerin doğru yönetilebilmesi,
Üretimlerini farklı coğrafyalardan temin eden OEM’lerin, yaşanan salgın krizi ile birlikte uzun vadeli tedarikçi-müşteri ilişkisi bozulmuş, hammadde sıkıntısı ön plana çıkmıştır. Değişime uğrayan tedarik zincirinde, hammadde + işleme imkânı sunan tedarikçiler ön plana çıkmaktadır. Avrupa’da doğal kaynaklara ve hammaddeye ulaşım tedarikçiler için daha da zorlaştığı için, pazar payları farklı bölgelere kaymaktadır.
Globalleşme ile birlikte üretim süreçlerine aktif olarak dahil olunması,
Satın alma davranışlarında tedarikçilerin dağıtım ağının olması rekabette birkaç adım öne çıkarmaktadır. Birkaç müşteriye iş yapmak yerine geniş bir müşteri tabanının olması önemli hale gelmiştir. Özellikle Almanca konuşulan ülkelerdeki imalatçılar, iç piyasansın dışında farklı bir pazar düşünmedikleri için işleri daha zor hale gelmektedir. Satış ve pazarlama faaliyetleri olmayan bu şirketleri daha zorlu bir süreç beklemektedir.
Rekabetten işbirliğine fırsatlar,
Türkiye, Portekiz gibi ülkelerde kalıp sektörü kümelenmelerle birlikte iş birliğinin önemine vurgu yapılırken, Almanca konuşulan ülkelerde iç piyasadaki rakipler birbirlerine şüphe ile yaklaşmakta oldukları için karşılaşılan zorluklarla başa çıkma imkanı azalmaktadır.
Müşterilerin ve endüstrilerin ihtiyaçlarının değişmesi,
Sektörler hızlıca dönüşüyor. Örneğin otomotivdeki e-mobilite, aktarma organları dahil olmak üzere birçok parçanın değişimini öngörüyor. Bu, bir anlamda pazarın daralması anlamına geldiği için, herhangi bir hazırlığı olmayan kalıpçılar yeni iş alanı yaratmakta zorlanacaktır. Eskiden hassasiyetin çok önemli olduğu sektörde artık uluslararası standartlar, yazılım tarafından verilerin otomatik aktarılması, endüstri 4.0 veri akışına önem verilmektedir. Veri akışında zincirin halkası olamayan şirketlerin işi zorlaşmaktadır.
İşlerin optimizasyon potansiyellerinin değişimi,
Kalıp üreticilerinin çalışmaları, maliyetleri kendi içlerinde tutarlı olmakla birlikte, sektör içerisindeki konumlarını karşılaştırabilecek, optimize edebilecek bir sistem mevcut değildir. Sektör temsilcilerin yeni başlattıkları çalışmalarla kilit değerlerle ilgili veriler oluşmakla birlikte, diğer coğrafyalardaki rekabet konumunu belirlemek için yeterli değildir.
Üretimle ilgili zaman ve maliyet baskılarının artması,
OEM’lerin ürünleri pazara sunma süreleri her yıl kısalmakta, aynı süreç kalıp üreticilerini de etkilemektedir. İşlerinde çok iyi olan kalıp şirketleri, ticari işletme olarak aynı başarıyı yakalayamadılar. Çift haneli kar marjları ile çalışan işletmeler için birçok hatayı telafi edebilmekte olduğu zamanlar geride kalmış olup, tek haneli kar marjları ile ayakta kalabilmek için çıkış yolu aramaktadırlar. Bu arayış tabii ki çok kolay olmayacak.
Farklı malzeme ve değişik işleme teknolojilerinin gelişmesi,
Her geçen gün değişen, gelişen ürünlerle birlikte farklı malzemelerin de kullanımı gündeme gelmekte, bu da sac ve plastik ürünlerin işlenmesinde farklı teknolojileri beraberinde getirmektedir. Dolayısı ile yeni malzemelerin işlenmesi için bilgi birikimi, iş birliği ve ortak çalışma platformlarının sağlanması önemli hale gelmektedir.
Otomasyonun sürece dahil olması,
Üretim süreçlerindeki takım tezgâhları maksimum hassasiyete ulaşabilmek için üretilmişlerdir. Hassasiyet ne kadar yüksek olursa, yatırım maliyeti de o kadar yükselmektedir. Takım tezgâhı teorik olarak yılda 8.760 saat çalışabilirken, Almanca konuşulan ülkelerde ortalama 2.000 saat çalışmaktadır. Rekabette ayakta kalabilmek için bu süre arttırılmalıdır. Bunu arttırabilmek için süreçlerin kendi içerisinde otomasyona uyarlanması sağlanmalıdır. Otomasyon süreçlerini kendi içinde yapılması yerine, işin uzmanı kuruluşlarla işbirliği yapılarak yol haritası çıkarılmalıdır.
Nakit akışının yönetimi ve yatırımların güncellenmesi,
Uzun süredir otomotiv üreticilerinin, kalıp imalatçılarının finansman imkânlarından faydalandığı zaten bilinen bir gerçekti. Az sayıda müşteri ile çalışmakta olan kalıp üreticileri için oluşan bu tehdit karşısında salgın döneminde birçok firma iflas ederek kapanmıştır. İş konusunda çevik olan firmalar bu tehlikeyi atlatarak yoluna devam etmektedirler. Yeni makine parkuru bulunan, teknik ve ekonomik olarak mantıklı yatırımları yapan, sadece işini değil nakit akışını da iyi yönetebilen firmalar ayakta kalmaya devam edeceklerdir.
Nitelikli çalışan ihtiyacını,
Yıllardır birçok sektörde olduğu gibi nitelikli çalışan sorunu, kalıpçılık sektörünün de en önemli gündem maddelerinin birisidir. Aslında bu sektörün kendi içinde araması gereken bir sonuçtur, çünkü kimse sektörü tanımıyorsa doğal olarak sektörle de ilgilenmeyecektir. Kariyer hedefleri olan gençler için çok iyi fırsatlar sunabiliyor örneğin; dijitalleşme, tasarım, yaratıcılık, ekip çalışması ve iyi bir ücret. Ancak kimse sizi tanımadığı, yaptığınız işi bilmediği sürece adımını atmayacaktır. Tabii ki de verilen sözlerin yerine getirilmesi ve vaat edilen ücretlerin ödenmesi koşulu ile.